İçeriğe geç

Töre örf ve adet ne demek ?

Töre, Örf ve Adet Ne Demek? Ekonomi Perspektifinden Bir Analiz

Ekonomist gözüyle dünyaya baktığınızda, hayatın neredeyse her alanı kaynakların sınırlılığı ve seçimlerin sonuçları üzerinden anlam kazanır. Ancak bir toplumun ekonomik davranışlarını yönlendiren şey yalnızca para, üretim ya da tüketim değildir; aynı zamanda töre, örf ve adet gibi kültürel kurallar da ekonomik düzenin görünmez elidir.

Bu yazıda, töre–örf–adet üçlüsünü birer kültürel olgu olmaktan öteye taşıyıp, ekonomik sistemin derinliklerinde nasıl bir denge unsuru oluşturduklarını analiz edeceğiz. Çünkü her toplumda piyasayı, refahı ve bireysel kararları şekillendiren şey sadece arz-talep değil, kültürel ekonomidir.

Töre: Ekonomik Düzenin Ahlaki Temeli

Töre, bir toplumun adalet, haysiyet ve saygı kavramlarını düzenleyen, yazısız bir hukuk sistemidir. Ekonomik açıdan töre, etik sınırların belirlenmesidir.

Bir iş insanı aldatmadan ticaret yapıyorsa, bir esnaf ürünün kalitesine dürüstçe yaklaşıyorsa, bu sadece yasal değil, töresel bir davranıştır.

Ekonomide töre, “güven”i üretir. Güvenin olduğu yerde, işlem maliyetleri azalır; sözleşmeler daha az yazılı ama daha çok anlamlı olur.

Bu da piyasada verimliliği artırır.

Örneğin Anadolu’daki geleneksel pazar ilişkilerinde “söz namustur” anlayışı, bir tür töresel sözleşme işlevi görür. Modern ekonomilerde bile, kurumların sürdürülebilirliği büyük ölçüde bu ahlaki sermayeye dayanır.

Ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması, sadece sermaye birikimiyle değil; töresel değerlerin üretim ahlakına ne kadar entegre edildiğiyle de ilgilidir.

Örf: Piyasa Davranışlarının Kültürel Kodları

Örf, toplumun ortak davranış biçimlerinin kökleşmiş halidir. Ekonomik açıdan örf, bir toplumun tüketim alışkanlıklarını, üretim kalıplarını ve rekabet anlayışını biçimlendirir.

Bir toplumda tasarruf etme alışkanlığı varsa, bu bir örf haline gelir; o toplumda sermaye birikimi daha güçlü olur.

Eğer “gösteriş tüketimi” yaygınsa, bireyler gelirlerinin büyük kısmını statü kazanmak için harcar; uzun vadeli yatırımlar geride kalır.

Ekonomik modeller, bu örfi davranışları hesaba katmadan eksik kalır. Çünkü örf, rakamlarla ölçülemeyen ama piyasa yönelimini belirleyen bir güçtür.

Dahası, örf sadece tüketim değil, üretim kültürünü de belirler.

Bir toplumda el emeği, zanaatkarlık veya paylaşım kültürü değerli görülüyorsa, üretim yapısı da buna göre şekillenir.

Bugün bile Türkiye’nin yerel ekonomilerinde örfsel davranışlar, modern kapitalist sistemle birlikte varlığını sürdürmektedir.

Örneğin aile işletmelerinin güçlü kalması, sadece ekonomik rasyonaliteyle değil, “aile bağı” örfünün sürmesiyle ilgilidir.

Adet: Ekonomik Tekrarın Sosyal Ritmi

Adet, belli davranışların zamanla alışkanlığa dönüşmüş halidir.

Ekonomik olarak bakıldığında adetler, piyasadaki rutin davranış kalıplarını oluşturur.

Bir toplumda her yıl belli dönemlerde yapılan harcamalar — bayram alışverişleri, düğün sezonları, yıl sonu indirimleri — aslında ekonomik döngünün adetlerle biçimlenmiş hâlidir.

Bu tür adetler, hem talebi hem de üretimi öngörülebilir hale getirir.

Üretici, hangi dönemde ne satacağını bilir; tüketici, ne zaman harcama yapacağını planlar.

Yani adetler, piyasa dalgalanmalarını kısmen istikrara kavuşturur.

Fakat adetlerin aşırı biçimde tüketime dayalı hale gelmesi, kaynak israfına ve ekonomik dengesizliklere neden olabilir.

Dolayısıyla her adet, ekonomik sistem açısından iki ucu keskin bir kılıç gibidir:

Bir yanda toplumsal canlılık, diğer yanda kaynakların aşırı kullanımı.

Kültürel Ekonomi: Töre, Örf ve Adet Arasındaki Görünmez Ağ

Töre, örf ve adet bir araya geldiğinde, toplumun ekonomik davranışlarını yöneten bir kültürel ekonomi ağı oluşur.

Bu ağ, hem bireysel kararların çerçevesini çizer hem de toplumsal refahın sürdürülebilirliğini belirler.

Birey bir yatırım kararı alırken sadece faiz oranına değil, “ne derler” kültürüne de bakar.

Bir işveren ücret politikası belirlerken hem maliyetleri hem de toplumsal beklentileri düşünür.

Yani ekonomik rasyonalite, kültürel normlarla birlikte işler.

Ekonomik modellerin başarısı, bu normları ne kadar içselleştirdiğine bağlıdır.

Modern ekonomiler, töre ve örfü tamamen dışlarsa “ahlaki kriz” yaşar; onları bilinçsizce korursa “yenilik eksikliği” çeker.

Sonuç: Geleceğin Ekonomisinde Kültürün Gücü

Geleceğin ekonomisi, sadece dijital verilerle değil, kültürel dinamiklerle yönetilecektir.

Töre, örf ve adet; bir toplumun ekonomik DNA’sıdır.

Kaynakların sınırlı olduğu bir dünyada, bu kültürel kodlar, ekonomik sürdürülebilirlik açısından yeniden yorumlanmak zorundadır.

Bir ekonomist için en temel soru artık şudur:

“Piyasa dengesi mi toplumsal dengeyi belirler, yoksa töre ve örf mü piyasa dengesini?”

Cevap, toplumun ekonomik geleceğini şekillendirecek kadar derindir.

Çünkü nihayetinde, ekonominin en güçlü kaynağı para değil, insan davranışıdır — ve o davranışın kökünde her zaman bir töre, bir örf, bir adet vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler 2025
Sitemap
tulipbetsplash